Türkiye’nin en yaşlı Gazisi Emekli Askeri Hakim Albay Ali Cesuroğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun elinden Avukatlık Ruhsatnamesini aldı. Cesuroğlu, yemin etmesinin ardından cübbesini giyerek Türkiye’nin en yaşlı avukatı ünvanının da sahibi oldu.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 72 yıl önce mezun olan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kastamonu Şube Başkanı Emekli Askeri Hakim Albay Ali Cesuroğlu, avukatlık yemininin ardından avukatlık ruhsatnamesini Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’ndan aldı. 30 yıl askeri hâkimlik görevinde bulunan Emekli Hâkim Albay Ali Cesuroğlu, yemin etmesinin ardından cübbesi de giyerek Türkiye’nin en yaşlı gazisi ünvanının yanı sıra en yaşlı avukatı ünvanının da sahibi oldu.
10 yıldır Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kastamonu Şubesinin başkanlığını da yürüten Emekli Hâkim Gazi Ali Cesuroğlu’nu evinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Abdullah Savaş ziyaret etti. Savaş, ziyarette Cesuroğlu ile bir süre sohbet etti.
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kastamonu Şube Başkanı Emekli Hakim, Gazi Ali Cesuroğlu, 1 Eylül 1923 yılında Kastamonu’da merkeze bağlı Çavundur köyünde dünyaya geldiğini belirterek, “Doğumumdan sonra ilkokulun 3 yılını köyümdeki okulda okudum. Hocamız meşhur İhsan Oğlu. 1931 yılında ilkokula başladım. Harf devrimi Kasım 1928 olduğuna göre harf devriminden 3 sene sonra ilkokula başlamış oluyorum. 1935 yılına kadar köyde okudum, daha sonra hocam beni elimden tutup Kastamonu’daki ilkokula yazdırdı. 4. ve 5. Sınıfı Kastamonu’da okudum. O zaman Kastamonu’da üç tane ilkokul var ve her okulda bir sınıf vardı, ortaokul bir tane lise bir tane ve bir de sanat okulu vardı. 1944 yılında lise eğitimimi bitirdim. Mali durumumuz müsait olmadığı için babamın muvaffaktını zor aldım. Babam beni Avrupa’da okutmak istiyordu, kendisine ısrar ettim ve Milli Savunma Bakanlığı üzerinden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladım. Bundan 72 sene evvel Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. 1948 yılından 1978 yılına kadar ordunun muhtelif kademelerinde Askeri Hâkim olarak görev yaptım. Görev süresinde 10 yılım Genel Kurmay Başkanlığında, kalan yıllar diğer birliklerde geçti. Gönüllü olarak 1959 - 1960 yılları arasında Güney Kore’de Birleşmiş Milletler Ordusu mensubu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde mahkeme baş hakimliği yaptım. 1960 yılında ülkemize geri döndüm ve görevime devam ettim. 1974 yılında Kıbrıs olayları başladı. Yine gönüllü olarak 28. Tümen Başhakimi olarak Kıbrıs çıkarmalarına katıldım. Kıbrıs harekâtından sonra Ankara’ya geldim ve emekli oldum” dedi.
Emekli olduktan sonra Kastamonu’ya döndüğünü belirten Cesuroğlu, “O boşlukta ben boş duramadım. Vaktiyle okuduğum, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim Kastamonu’ya karşı bir borcum vardı, o borcun ifası için Kastamonu’ya geldim. Gazilerin nerede olduğunu sordum, dediler ki Kastamonu’da gaziler derneği yok, böyle bir teşkilat yok. Aradan birkaç gün geçtikten sonra dönemin valisi, belediye reisi ve garnizon komutanı ile tanıştım. Bir gün bir yerde otururken bana Muharip Gaziler Derneğini Kastamonu’da kuruver dediler. Çünkü ben onlara böyle bir teşkilatın olmadığını, bunun Kastamonu’da büyük bir eksiklik olduğunu söylemiştim. Teklifi kabul ettim fakat bir şartım olduğunu söyledim. Vali beye Yer sizden, Belediye Reisine de mali hususlar sizden dedim. Her ikisi de kabul etti. Garnizon Komutanına da bunlar dışında bir ihtiyaç olursa onlar da sizden dedim. Üçü de kabul etti ve ben bir masa bir sandalye ile Kastamonu Muharip Gaziler Teşkilatı temsilcisi olarak başladım. İki yıl temsilcilik olarak çalıştım, bir ara şube olarak hizmet ettik. Son 10 yılda ise Kastamonu Muharip Gaziler Derneğinin Başkanlığını yapıyorum. Türkiye’de söylenene göre 1. veya 2. Derecede faaliyet gösteren değerli bir şube olduğumuz söyleniyor” diye konuştu.
Türkiye’nin en yaşlı gazisi olduğunu söyleyen Cesuroğlu, “Bu göreve devam ederken bir vesile ile genel merkezden bana Türkiye’de yaşayan en yaşlı gazi olduğumu söylediler. Ben neye istinaden dediğimde Emekli Sandığından gelen kayıtlardan bunu tespit ettik dediler. Böylece Türkiye’nin en yaşlı gazisi oldum. Hâkimlik, Albaylık ve Türkiye’nin en yaşlı gaziliği ünvanını aldım. Bir şey vardı noksan olan o da Avukatlık. 30 sene hâkimlik yaptığım için avukatlık stajı yapmadan doğrudan doğruya Avukatlık ruhsatı alabiliyordum. Çevremdeki arkadaşlarımın ısrarı üzerine müracaat ettim. Türkiye Barolar Birliği Başkanının da nazarı dikkatini çekmiş, demiş ki bizim camiamızda bu yaşta kimse yok, bu zatın ruhsatını gönderemem bizzat kendim gider veririm ve nitekim geldiler, bana ruhsatımı takdim ettiler. Böylece bu sefer de avukatlık eklendi. Kastamonu’ya hizmet etmek, Kastamonu zaten her şeye layık, değer bilir, bana haddinden fazla layık olmadığım şekilde değer veriyorlar, onlara son derece saygılıyım. Ölünceye kadar da gücüm yettiği sürece buna devam edeceğim. Zaten sağlığım gayet iyi, şükürler olsun ki enerjimden bir şey eksik değil. Şuan 96 yaşımı bitirdim 97 yaşımın ortasındayım. Onu da bitirmek üzereyim” şeklinde konuştu.
Madalyalarını Güney Kore ve Kıbrıs’taki gösterdiği üstün başarılardan ötürü aldığını anlatan Cesuroğlu, “Madalyalardan bir tanesi Birleşmiş Milletler Ordusu Başkomutanlığı tarafından verildi. İki tanesi Kıbrıs Hükümeti tarafından verildi. Bir tanesi de Kıbrıs’ta görev yapan gazilere Türkiye Hükümeti tarafından verilen madalyalardır” ifadelerini kullandı.
Gazilere savaş anılarını toplamalarını, topladıkları anıları kitap haline getireceklerine değinen Ali Cesuroğlu: “Güney Kore’ye de gittik, Kıbrıs’a da gittik. Kıbrıs’a Cuma namazına nasıl giderken bir duygu varsa öyle bir duyguyla gittik. Oradaki duyguyu anlatamıyorum. İçimizden gelen bir vatan duygusu idi. Savaşan gazilerin bir takım anıları vardır. Çanakkale Savaşı’na gidenlerin daha güzel anıları vardır. Onlar anılarını yazmamışlar. Keşke bir yerlere yazsalardı. Ben de gazi arkadaşlarıma talimat verdim. Kendi savaş anılarını yazacaklar. Biz bunları topluyoruz. Büyük bir kısmını topladık. Bir hare kitap şeklinde yayınlamak istiyoruz. Böyle bir çalışmamız var. Bu konuda bayağı ilerledik” ifadelerini kullandı.
Gençlere yönelik tavsiyelerde de buluna Cesuroğlu şunları söyledi:
“Gençler bilgisayarı, teknolojiyi bırakıp derslerine baksınlar. Türkiye’nin geleceği bilgisayar oyunlarında, çizgi romanlarda değil. İmkân nispetinde anne ve babalar çocuklarını televizyon, telefon veya tablet başına vermesin. Çocuklarını oyalamak için teknolojik aletlere mahkûm etmesin. Sonra bağımlılık teşkil ediyor. Bunlar çok zararlı şeyler. Bunlardan mutlaka uzak dursunlar. Mutlaka okusunlar, öğrensinler. Okuduklarını benimsesinler. Türkiye’nin geleceğine inanıyorum. Çok ilerledik. Çok güzel şeyler görüyorum. Japonya’ya gittiğim zaman üzülürdüm. Şimdi Japonya’ya yaklaştık. Devletimiz çok güzel çalışıyor. Geleceğimizi ışık görüyorum. Eminim ki çok daha iyi olacağız.”