…
…
17 Mart 2022, Perşembe New York, ABD

Bakanımız Derya Yanık New York’ta Kadın Kanaat Önderleri İle Bir Araya Geldi


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, Türkiye’nin uluslararası topluma yaptığı çağrıların sadece sözden ibaret olmadığını belirterek, “2014 yılından bu yana dünyanın en çok mülteci ağırlayan ülkesiyiz ve çeşitli ülkelerden 5 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bizim yaptığımız çağrıların arkasında yaklaşık 10, 12 yıllık ve 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmış olmanın tecrübesi var. O yüzden ne söylediğimizi bilerek söylüyoruz. Çatışma sebeplerini birlikte çözmeden, hiçbirimizin huzur bulmadığı bir dünyada yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

Bakan Derya Yanık, New York’taki Türkevi’nde kadın kanaat önderleri ile bir araya geldi. Bakan Derya Yanık, burada yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin insan hayatını doğrudan ilgilendiren etkisinin olduğunu söyledi. Bütün insanların bir araya gelip ortak probleme karşı ortak çözüm üretmesi gerektiğini belirten Bakan Yanık, Türkiye olarak bu konuda çalışmaları ciddiyetle sürdürdüklerini ve sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti.

“Kitlesel hareketliliği gerektiren büyük olaylarda en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar”

Bakan Derya Yanık, kitlesel hareketliliği gerektiren büyük olaylarda en çok ve ilk etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu vurgulayarak, “Nitekim pandemide de özellikle iş hayatına baktığımızda işini ilk kaybeden ve daha sonra işe geri dönüşte de en son dönen hep kadındır ya da aile içi şiddette mağdurların korunma mekanizmasının daralması sebebiyle en çok etkilenenler yine kadınlardır. Tam kapanma dönemlerinde hane içerisindeki sorumluluğu öncekine göre daha çok artanlar kadınlardır. Dolayısıyla iklim değişikliği bağlamında baktığımızda da maalesef bundan ilk ve en çok etkilenecek olanların kadınlar ve çocuklar olduğunu varsayabiliyoruz. Dolayısıyla genel olarak bir mücadele takvimi oluşturmak gerektiğinin yanında kadınlar ve çocuklar için de özellikli bir çalışma yapmamız gerektiği önümüzde bir gerçek olarak duruyor” diye konuştu.

“İnsanlığın faydasına olan her türlü birikimi çok önemsiyoruz”

Bakan Derya Yanık, New York’ta hem Türk vatandaşlarıyla hem de kadın kanaat önderleriyle bir araya gelmekten dolayı mutlu olduğunu ifade ederek, “Bu buluşmaları önemsiyoruz. Bu buluşmaları iki sebeple önemsiyoruz. Birincisi, ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarımızın hem yaşadıkları ülkelere uyum sağlamaları, yaşadıkları yerlerde üreten bireyler olarak sosyal, ekonomik hayatın içerisinde yer almaları, hem de Türk kimliğini unutmadan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın sorumluluğunu da taşıyarak bu yaşadıkları yerlerde ülkeye entegre olarak sürdürmelerini önemsiyoruz. İkincisi, sizlerle bir araya gelmek bizim için önemli çünkü insanlığın faydasına olan her türlü birikimi çok önemsiyoruz. Bu kapsamda ABD ile Türkiye’nin ilişkileri bağlamında baktığımızda iki ülkenin ilişkilerinin olumlu seyrediyor olmasından memnuniyet duyuyoruz” şeklinde konuştu.

“ABD'nin müttefiklik ilişkilerine uygun davranmasını bekliyoruz”

ABD ile geçmişten bugüne bir müttefiklik ilişkisi olduğunun altını çizen Derya Yanık, “Özellikle enerji, güvenlik, terörle mücadele ve Covid sonrası birçok bölgesel ve küresel meselelere, ortak hedeflere sahibiz. Ancak PKK, PYD YPG, FETÖ terör örgütlerine karşı ABD’nin tutumunu maalesef olumlu değerlendirmemiz mümkün değil. Bu anlamda izlediği tutumun da müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığını ifade etmek gerekiyor” dedi. Özellikle Türkiye Cumhuriyetinin dünya barışına, bölge barışına olan saygısının pek çok sınamadan geçtiğini vurgulayan Yanık şunları söyledi:

“Bu anlamda bizim herhalde artık bu konudaki hassasiyetimizi ve samimiyetimizi ispata gerek kalmadığını düşünüyorum. Aynı şekilde ABD'nin de bu anlamda müttefiklik ilişkilerine uygun davranmasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Çünkü hepiniz çok iyi bildiğiniz üzere terör sadece terörün uygulandığı ülkeyi ya da mağduru etkilemiyor. Aslında insanlığın tamamında etkili. Herhangi bir yerde bir suç işlediğinde bundan o toplumun tamamının etkilenmemesi mümkün değildir. Dünyayı da büyük bir toplum olarak düşündüğümüzde aslında hepimiz etkileniyoruz. Nitekim biz terörle mücadele çalışmalarımızda, Cumhurbaşkanımız aslında bunun altını çok ısrarla çiziyor, terörün çok bulaşıcı ve hızlı yayılan etkisi olduğunu, buna karşı ortak bir mücadele yapılması gerektiğini ve bütün herkesin bir şekilde bu mücadelenin tarafı olması gerektiğini en yüksek tonda sarf ettik, etmeye devam ediyoruz. Bu anlamda kanaat önderleri olarak Türkiye’nin nerede durduğunu sizlerin bilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim.”

Bakan Derya Yanık, dünyadaki göç hareketlerinin her zamankinden yoğun olduğunu ve her göç sürecinin yeni bir insani krize dönüştüğünü belirterek, “Bu krizleri iyi yönetmek için dünya çapında işbirliği ve koordineli bir çözüm ortaklığı yapılması gerekiyor. Nitekim en son Ukrayna-Rusya krizi de bu anlamda bize aynı ihtiyacı ortaya koydu” diye konuştu.

“Çağrılarımızın arkasında 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmış olmanın tecrübesi var”

Günümüz itibarıyla dünya üzerinde 26 milyondan fazla mülteci bulunduğunu ve bunların yarısından fazlasının 18 yaş altındaki çocuklar olduğuna dikkat çeken Bakan Yanık, “Silahlı çatışmalar ve diğer acil durumlardan en çok etkilenen gruplar kadınlar ve çocuklar. Bugün çeşitli sebeplerle ülkemize sığınan göçmenlerin de yaklaşık yüzde 70’i kadın ve çocuklar. 2014 yılından bu yana dünyanın en çok mülteci ağırlayan ülkesiyiz ve çeşitli ülkelerden 5 milyona yakın mülteciye, sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Nitekim son yaşanan olaylardan sonra Ukrayna vatandaşlarının da bir kısmının ülkemize sığınanlara dahil olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin sığınmacılara ev sahipliği yapmak noktasında ciddi bir tecrübesi ve ciddi bir mücadelesi var. Hem toplum olarak hem devlet olarak bu anlamda çok da önemli bir özveride bulunduk. Türkiye'nin özellikle çatışma bölgeleri, göç ve insan hareketliliği ile alakalı söylediklerini bu anlamda bir tecrübeye ve yaşanmış deneyime dayandığını, özellikle bilmenizi rica ediyorum” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin uluslararası topluma yaptığı çağrıların sadece sözden ibaret olmadığını kaydeden Bakan Derya Yanık, “Bizim dünyaya ve uluslararası topluma yaptığımız çağrıların arkasında yaklaşık 10, 12 yıllık ve 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmış olmanın tecrübesi var. O yüzden ne söylediğimizi bilerek söylüyoruz. Çatışma sebeplerini birlikte çözmeden, hiçbirimizin huzur bulmadığı bir dünyada yaşamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bakan Yanık, konuşmasına şöyle devam etti:

“Anadolu toprakları tarihin her döneminde korunmaya ihtiyacı olan, zulümden kaçan herkese kucağını açmıştır. Bizim bu anlamda hiçbir zaman din, etnisite, dil, renk ayrımımız olmadı. Fakat Ukrayna-Rusya krizi değerlendirilirken şaşkınlık içerisinde izlediğimiz gelişmeler var. Mesela yorumculardan bir tanesinin ‘Avrupa’da oluyor bunlar, saçları sarı olan, gözleri renkli olan insanlar bile öldürülüyorlar’ gibi bir değerlendirmesi oldu. Oysa Bosna’da Avrupa’nın tam ortasıydı. Boşnakların da saçları epey sarı, gözleri de mavidir.

Türkiye bugüne kadar tarihin en başında 1400’lerde Sefaradlara, İspanya'dan gelen Yahudi vatandaşlara, ki hala ülkemizde yaşamaya devam eden vatandaşlarımızdır, sonrasında dalga dalga yakın-uzak herkese hep kucağını açan bir ülkedir. Fakat dünyanın geri kalanına baktığımızda göz rengi üzerinden, saç rengi üzerinden insanlara yardım edip etmemeyi değerlendirdiğimizde karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor. Görüntüleri hepimiz görmüşüzdür ve iç parçalayan, yürek yakan görüntüler… Kadınların, çocukların güvenliğini sağlayabilmek için canhıraş bir yerden bir yere geçmeye çalıştıkları görüntüleri görüyoruz.

Yıllardır Afganistan'da, Yemen'de, Myanmar’da, Bosna’da, Kırım’da, Filistin'de, Irak’ta, Suriye'de, Afrika'nın çeşitli bölgelerinde ve yakın zamanda Ukrayna’da kadınlar ve çocuklar savaş ve yoksullukla baş etmeye çalışıyorlar. Bu sadece onların baş etmesi gereken ya da onların yaşadığı bir sonuç değil, bireysel bir zorluk değil, bütün dünyayı ilgilendiren bir güvenlik meselesi. O anlamda hepimizin ama özellikle uluslararası kuruluşların harekete geçmesi gerekiyor. Belki kanaat önderleri olarak her birimiz bulunduğumuz ülkede sesimizi yükselterek bu meselelere biraz daha dikkat çekmek ve mekanizmaları harekete geçirmeye, gücümüz el verdiği kadar destek olabiliriz.”